31 Mayıs 2012 Perşembe

Kafamda şekillendirdiğim gibi gitmediği için hiç uğraşmak istemediğim İngilizce final sunumuna çalışmak yerine ne yapabilirim? Erteleme danranışı gösterebilirim. Bence çok güzel gösteririm.

Twitter'a bakıyoruz ve tam o sırada Nature'ın yeni tweet'ini görüyoruz. "Yaşlı insan kokusu gerçek, ama küçültücü demek değil"

Devamı şöyle (makale çevirme alıştırmacasıcası);

"Yeni çalışma gösteriyor ki, çoğu hayvanlar gibi insanlar da kolayca yaşlıların özgün -ama nahoş olmayan- kokusunu tanıyabiliyorlar.

"

ve vazgeçtim. http://www.nature.com/news/old-person-smell-is-real-but-not-necessarily-offensive-1.10763 yaşlı insanlar kokar diyor kısaca.

ekleme: pat diye bırakmadım yahu. her zaman ki gibi okuduğum şeyi farkında olmadan başka şeyleri okumaya başladım. o başka şey buydu: https://www.facebook.com/notes/yele-%C3%B6nen/o%C4%9Flum-olmadan-asla/10150852913502637 sonra düşünceler düşünceler, hay zçmışım yaşlısına kokusuna dedim. yazasım gelmedi bıraktım.

22 Mayıs 2012 Salı

Hacettepe'nin bitkileri - 001 Haseki küpesi

Aşırı sevimli bir kedisin sen!

Geçen yıl, ilk kez Beytepe Kütüphanesi önünde gördüğüm bu tuhaf çiçeğe bayılmıştım. Koparıp kurutmuştum Edibe Hocaya sormak için. Leyla aklım sen kurutulmuş çiçeği odada unut, hocanın yanına git :/ Neyse ki mük-kem-mel bir insandır kendisi "çiçeğin arkasında uzantıları var!" dememle bilmişti :) Kütüphaneye sırf onları görmek için gittiğim bile oluyordu bazen. Bu yıl şenliklerde açmışlar mı bakmayı unuttum ya, bugün biyoçeşitlilik panelinden çıkışta baktım, açmışlardı! Hemmencecik fotoğraflarını çektim. Bu sefer koparmadım hiç. Evde kurutulmuş kuruyorlar nasılsa :p

Aşırı güzel değiller mi?

Adı da tam kendisine yakışmış, haseki küpesi Aquilegia. Yine düğünçiçeklerigillerden, Ranunculaceae. Gelincik, kan damlası (adonis) ve haseki küpesi. Üçüde öyle. Üç birbirinden epeyce farklı bu çiçekleri birbirine benzetme yolunu buldum, stamenleri (çiçeğin en ortasındaki, polenleri taşıyan sarı sapçıklar, erkek organ diğer değişle) hep birbirine benziyor. Çoklu, nasıl anlatsam bilemediğim, ama hep aynı şekilde. Tanımlara çalışmalıyım.

Bu güzel yavrucağızımız böcekleri kendine çekmek için arkasına attığı kukületalarının içinde nektar salgılar (yedim, güzeldi).
Arkaya devam eden uzantuları ve büyüyen tohumu

Edibe Hocanın o zaman dediğini hatırlamaya çalışıyorum. Bu uzantılı yapraklar taç yaprak (petal) değil, çanak yaprakları (sepal). Fotoğraftaki o beyaz başlayıp mor ve sivri biten yapılar var ya hani, ondan bahsediyorum. Gül çiçeğini düşünün, çiçeğin o arkadasındaki tombul yeşil yer olur ya hani 5 tane yaprak çıkar üstünden, o 5 yaprak çiçeğin çanak yaprağı, burda beyaz-mor olan yaprak. İlginç değil mi? :)

Çiçeğimiz 5+5 yapraklı (petal) gözükse de, sadece 5 gerçek taç yaprağa sahip :)

Türünü hiç bilmiyorum, karışmayayım oralara.

Kampüse giderseniz şu aralar çiçekli, gidin görün :)


22 Mayıs 2012, Beytepe Kütüphanesi önü, Hacettepe

Dünya Biyoçeşitlilik Gününüz kutlu olsun!

18 Mayıs 2012 Cuma

ODTÜ'nün bitkileri - 007 Pembe çiçekli at kestanesi



Bu gördüğünüz güzel pembe çiçekli at kestanesi - Aesculus x carnea - olup, bilimsel adlandırılmasındaki x harfi melez olduğunu belirtir. Kendisi bildiğimiz at kestanesiyle (Aesculus hippocastanum, hep beyaz çiçekli olurlar) kırmızı çiçekli at kestanesinin (Aesculus pavia) melezidir.

İlk kez İstanbul'da dikkatimi çekmişti, Ankara'dan çıkınca at kestanesizliğiyle dikkat çekiyor İstanbul. Neyse, yolda giderken bir tane kocaman at kestanesi (ki normalde 30 metreyi aşabiliyormuş) gördüm. Beyaz normal, hep gördüğüm türdendi. O an yanımdaki arkadaşıma gösteremedim, yol boyunca etrafa bakıp yeni bi tane aradım. Sonra ince gövdeli pembe çiçekli at kestanesi gördüm. Emin olamadım onun gerçekten at kestanesi mi, yoksa başka bişey mi olduğuna. Hep beyaz çiçekli görmüştüm ya. Ankara'ya dönünce KKM'nin köşesinde boy boy ağaçların arasında gudikçe bir birey daha buldum :) Yeni ekilmiş sandım o kadar ufak duruyordu ki arkadaşlarının arasında. Meğersem bunun bir ebeveyni (pavia) 5-6 metreymiş (diğeri (hippocastanum) 30 metreyi aşıyor ya) kendisi orta yolu seçmiş, en fazla 20 metre kadar boylanabiliyormuş. 20 metre yine iyi. En alttaki dalına yetişebiliyordum fakat ODTÜ'müz çok süper şahane insanları tuhaf tuhaf baktığından çiçeğinden almadım, hatta 3 fotoğraf çekebildim sadece. Rahatsız edici bakışlar. Ne zaman fotoğraf çekicek olsam karşılaşıyorum. Bu başka günün konusu olsun.

17 Mayıs 2012, ODTÜ KKM köşesi, Aesculus x carnea.

17 Mayıs 2012 Perşembe

ODTÜ'nün bitkileri - 006 Gelincik




Gelincik, papaver, düz gelincik di mi? Ama ben hiç bu kadar büyük gelincik görmemiştim ki :/ Papaver commutatum veya macrostomum. Macrostomum için kampüsteki nadir türlerden denmiş, şurdaki pdf'de. Ama maşallah epey var. Commutatum olsa, epey büyük bunun çiçekleri.

15 Mayıs 2012, ODTÜ Fizik arkası


Özür :/


Şöyle ki, benim hatam, yaprağı farklı, tomurcuğu tüylü falan değil, düğünçiçeğigillerden diğer akyıldızınki gibi yeşil, tüysüz, ince uzun bir kılıfla (çanak yaprak sanırım kendisi) korunuyor, çiçek açınca bu kılıf düşüyor. Üstelik gövde çok sert, diğer gelincikler gibi başını öne düşürmüyor. E ben niye yine de gittim gelincik dedim? Hala gelincik, ama Papaver değil. Gelincik gibi çiçeği var diye tüm gelincikgiller ailesinden bir tek Papaver'i uygun gördüm. Kendimi kandırıyorum, dış görünüşü gelincik gibi çiçeği var. Üstten bakınca Papaver cinsi gelinciklerde bariz olan kapsül yumurtalık (şu) gözükmüyor. Yaprak, yumurtalık şekli, bunlar aynı aile içindeki cinsleri hatta aynı cins içindeki türleri birbirinden ayırmak için kullanılan belirgin özellikler. Acemiliğime geldi diyerek kurtulmak istiyorum. Fakat gayet baştansavmalığım yüzünden oldu.


Öyleyse düzeltelim!


Kendisi düğünçiçekleri takımından (Ranunculales), gelincikgiller ailesinden (Papaveraceae), boynuzlu gelincikler (Glaucium) cinsine ait bir tür; kırmızı boynuzlu gelincik Glaucium corniculatum. Yapraklara dikkat etmeliydim, özellikle çiçeğin içindeki yumurtalık şekline dikkat etmeliydim. Boynuzlu adı burdan geliyor. Kapsül yerine düzce meyvesi oluyor sonrasında. Bunlar önemli di mi :/


İşin özeti; gelincikgillerden hemen hemen her tür gelincik olarak adlandırılıyor -haşhaş gibi farklı adı olanlar hariç-. Fakat aslen onlar düz birer gelincik değil, işte boynuzlu gelincik, dikenli gelincik vs. O sıfatlar Papaver (düz gelincik işte) ve diğerleri arasındaki farkı belirtmek için. Siz yine gördüğünüzde gelincik diyebilirsiniz, doğru, boynuzlu gelincik diyebilirsiniz, yine doğru. Fakat cinsinden bahsederken Papaver değil Glaucium demek gerek :/


Bi daha ki sefere azcık(!) daha dikkatli olcam.

14 Mayıs 2012 Pazartesi

ODTÜ'nün kelebekleri - 001 Çokgözlü esmer veya gümüş lekeli esmer göz

Sırf gümüş lekeli esmergöz'ün gümüş lekesinin nerde olduğunu anlayamadığım için gümüş lekeli esmergöz diyemiyorum. Çokgözlü esmere çok benziyordu, ve ikisini ayıran çizgileri, noktaları, renkleri o zamanlar (ve hala) bilmediğim için, ve onu incelemek için konmasını beklediğim halde çok nazlandığı için pek anlayamadım kim. Yine bir telefon azizliği vardı tabii.

Kötü kokulu papatyagillerden olduğunu sandığım, fakat süper kötü kokusu yüzünden beni hiç cezbetmeyen ve sırf bu yüzden ne olduğunu merak etmediğim beyaz çiçekli bitkinin üzerinde, Plebeius agestis veya Plebeius argus, 5 Mayıs 2012, ODTÜ Batı yurtlar bölgesi.

Sarı bantlı kadife yanımdan uçup gitmeyeydi onu da çekerdim :/

13 Mayıs 2012 Pazar

Odtü'nün bitkileri - 005 At kestanesi


Bir Ankara klasiği, At kestanesi - Aesculus hippocastanum. Tatlı kestaneden farklı olarak zehirlidir, tadı acıdır. Tatlı kestaneyle akraba değiller bile, sadece sınıfları aynı. Tatlı kestane kayıngillerden (Fagaceae) iken, at kestanesi Sapindaceae'den.

Aylardır çiçekli haldeler, Ankara'nın her yerinde bulunabilirler, İstanbul'da tren yolunda bir de minibüs yolunda (Anadolu yakası) 3-4 birey görmüştüm. Bir de pembe çiçekli at kestanesi var, Aesculus x carnea, melez birey, onun da fotoğrafını çekeyim.

İkinci fotoğrafın üstünde bir adet bombus var. Ben hep yabanarısı, balarısı falan diyordum ama değilmiş. Balarıları Apis cinsine, bunlar ise Bombus cinsine aitlermiş. Kuzenlermiş aslen. Ünlü "flight of bumblebee" eserindeki bumblebee işte.

Balarısından farklı olarak bir kaç kez sokabilirlermiş. Korkmayın genelde agresif değillermiş. Tozlaşma için seralarda kullanılırlarmış, fakat kışlamadıkları için bal biriktirmezlermiş, bu yüzden bal elde etmekte kullanılmazlarmış.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Odtü'nün bitkileri - 004 Süsen

Iris aphylla - Süsen, 28 Nisan 2012, ODTÜ bilgisayar merkezi önü. Tamam bu doğal yoldan yetişmemiş, ekilmiş. Ama nolcak sanki. Hıh :P

Düzeltme: kampüsün bir iki yerinde kendine mi bitmiş, biri mi ekmiş emin olamadığım bir kaç birey daha gördüm.

Odtü'nün bitkileri - 003 Misk soğanı



Telefonun macro çekiminin bozulmasına denk gelmiş 3 misk soğanı - Muscari. Türlerinden emin değilim, epi topu 16 türü olan misk soğanını birbirinden ayırt edemiyorum :(
Ama hatırladığım kadarıyla çiçekler birbirinden uzakta yerleşmişti, Muscari parviflorum'a benziyor azcık, ama yine de öyle demiyim :/


Üst iki fotoğraf ODTÜ Açık kortlar-stadyum arasındaki tek bireyden (28 Nisan 2012). Başka misk soğanı göremedim orda, kampüstekiler çiçeklenmeden geri ölüyor genelde :/ Alttaki ise doğu yurtlardan yukarı çıkan kavşağın ordaki yürüme yolundan (29 Nisan 2012). 


Çiçeklenebilmiş 3 birey görmüştüm, diğerleri çiçeklenmeden yeşil yapraklarını soldurdu :(
Telefon kabı (12.5 cm) bitkinin ne kadar küçük olduğunu göstermek için :)

Odtü'nün bitkileri - 002 Akyıldız

Sanırım şemsiye çiçekli akyıldız - Ortnithogalum umbellatum, şemsiye çiçekli değilse bile akyıldız :p (Ornithogalum), 28 Nisan 2012, ODTÜ açık kortlar-stad arası.

Odtü'nün bitkileri - 001 Ankara çiğdemi

Ankara çiğdemi - Crocus ancyrensis 16 Nisan 2012, Batı yurtlar bölgesi (onyüzbinlerce var)
Adı Ankara çiğdemi olsa da, iç anadoluda bir çok şehirde görülebilirler.