7 Haziran 2012 Perşembe

Neden doğmuş olan herkes, doğmuş olmayı istemek zorunda?

Merhabalar,

Hadi karışmayayım, yazmamayayım demiştim. Ama bu kürtaj olsundu/olmasındı tartışması beni eğeyce ilgilendiriyor. Hem bu tartışma benim bedenim üzerinden yapıldığı için, hem de kürtaj olamamış bir annenin çocuğu olduğum için.

Annemin babanesi, kızlar okumaz diyerek 5. sınıftan sonrasını okutturmamış. Aynı kadının, doktora gidilmez diyerek 2 torununun ölümüne neden olduğunu da belirtmek gerek. Kendisini pek sevmem. neyse.

Annemin babası hadi bir nebze, annesi ise hiç eğitim görmemiş. Babası sürekli şehir/ülke dışında çalıştığından annesiyle büyümüş. Ananem kendi bildikleri ne kadarsa ancak o kadarını öğretmiş çocuklarına. Yani annem pek eğitimli bilinçli biri sayılmaz.

Babamla evlendiklerinde nasıl çocuk yapılmadığını bilmiyormuş. İstemezsem olmaz sanıyormuş. Babam biliyormuş, da, annemin uzun süre çocuk istemediğini bildiğinden ve kendisi kocaman büyük aileleri sevdiğinden anlatmamış anneme. Bi kere hamile kalmış, hamile olduğunun bile farkında olmadan düşmüş bebek. Annem doktora sormamış nasıl bebek oluyor diye, kaza oldu sanmış. Bir iki ay sonra tekrar hamile kalmış. Kullandığı bir ilaçtan dolayı kalp kapakçığı eksik olan abim doğmuş. İlacı veren doktora dava açmaya kalkıştıkları gün doktor ölmüş. Sağlık masrafları yüklüce bir çocukla kala kalmışlar. Üstelik doktorlar 5 yaşına kadar anca yaşar demiş annem babam iyice tırlatmış. Uzun süre çocuk yapmamaya karar vermişler. Babam korunmaya başlamış, o sıra ilaçla doğum kontrol ne kadar yaygındı, ilaçları babamın maaşının iki katı olan abim varken bir de ona para verebilirler miydi bilmiyorum. 2 yıl sonra bir şekilde, yanlışlıkla hamile kalmış yine annnem. Ama babam zaten korunuyor ya, hamile olduğunun farkına varmamış. Bir de şans bu ya, rahime tutanamayan bir bebekmişim, rahime yerleşmeye çalıştıkça kanatıyormuşum. Bu kanama yaklaşık regl zamanlarına denk geldiğinden annem hamile olduğunu anlayamamış. Hamilelikte normalde kanama olmaz, ne bilsin. Diğer sorunlar varmış, işte kusma vs, ama artık öyle istemiyormuş ki hamile kalmayı, böyle bişey olabileceğini düşünmek bile istememiş.

Ben 5. aylıkken dayanamayıp doktora gitmiş. Doktor hamile oldğunu söylemiş, annem çıldırmış. Kürtaj olmak istediğini söylemiş, doktor 5 aylık olduğumdan mümkün olmadığını söylemiş. Ağlamış zırlamış ikna edememiş, başka doktora gitmiş. Diğer doktorun kürtaj yapmadığını söylemiş. Doktor biraz çakallık yapmış, rahme yerleşemeyen bir bebek ve onu düşürmek isteyen bir anne var karşısında. Ama yasal sınırı geçeli 2 ay olmuş. Doktor anneme iğneler vermiş. Bunları olursan çocuk düşer, ama düşmezse artık doğurmak zorundasın. İnanmış annem, kullanmış 2 ay boyunca. Fakat doktor benim için vitamin ilaçları vermiş meğersem. 7. ayda annem farketmiş durumu. Mecbur, doğurmaya karar vermiş.

İşte o zamandan sonra seni sevmeye başladım diyor da ona hiç inanmıyorum. Doğumdan sonra doğum sonrası depresyona girmiş. Düşün, bir yanda doktorların ölecek dediği çocuğu, bir yanda istemediği başka bir çocuk. Hiç uyumayan, yemeyen, hep hasta, hep mızmız bebeklermişiz ikimizde, hiç yardımcı olmamışız yüklerini azaltmaya. İnanmıyorum diyorum ya, çocukken bişey vardı, bi eksiklik vardı. Onların benim ailem olduğunu kabul edemiyordum. Kapıyı çalıp beni gerçek aileme götürmeye gelmiş hemşireyi bekledim yıllarca. Bu fikri nasıl buldum hiç bilmiyorum. Okula bile başlamamıştım. Annemin benim annem olduğuna inanmadan büyüdüm gittim. Ben 10 yaşındayken doğum sonrası depresyonda olduğu farkedildi. Ben 16'ma geldiğimde zorla bana prensesim demesini istemiştim. Genelde adım dışında bişeyle bana seslenmezdi. Güzelim, tatlım, şuyum, buyum hiç demedi zaten. Çocuklar fark eder, minnacıkken bile, kimlerin onu sevip kimlerin onu sevmediğini farkeder. Ben maalesef istenmediğimi farketmiştim, durumumuz zaten iyi değildi, abim 10 yaşına kadar, doktorların sorunu kalmadı dediği güne kadar sürekli hastaydı. Ve ben kendimi fazlalık, bir yük gibi hissediyordum. Ailemden hiç birşey istememeye hatta yemek yememeye başladım. Zaten iştahsız bir çocuk olduğum için farkedilmedi bu. Sonra büyüdüm, annem yaptıklarının daha farkında olmaya başladı. Benimle ilgilenmeye, dertlerimi sormaya başladı. Onca yıldan sonra o kadar yapay geliyordu ki bana, hala öyle, sadece sorduğu kadarını anlatmaya, onun ilgilendiği kadar kendisiyle ilgilenmeye başladım. O zamanlara kadar (16-17 yıl kadar) bi kere derdimi anlatmadığım annem bir anda çark etmişti, ailenin gerçek kızı olduğumu kabullenmiştim. Hala içime sinmediği için mutlu değil, ama idare eder. Bir şekilde düzelmesi lazım.

Çocukken annemin doğum kontrol haplarını buldum. Artık bebeğin nasıl yapıldığını biliyor. Bildiğim kadarıyla benden sonra bir daha hamile kalmadı. Ben 10 yaşındayken kanserden rahmini aldırdı, zaten o zaman anlaşıldı depresyon. Daha erken, ben 7 yaşındayken evde 3. kardeşimizi (ki yok) aradığı için gittiği psikolog depresyonu niye farkedemedi anlamadım.

Diyeceğim o ki, sorun doğurmak değil. Yaşama hakkı var diyorsunuz, ki buna da pek inanmıyorum, ne tür bir yaşamdan bahsediyorsunuz? Şuan hayatım idare eder düzeyde, nefret ettiğim çocukluğumdan kat be kat iyi halde olsa bile, hiç doğmamış olmayı dilerdim. Hasta çocukları olan fakir bir aileye ikinci çocuk olmamak isterdim. Yaşadıklarımın hiç birini yaşamamış olmayı dilerdim. 16 yaşına kadar aileden biri olduğu manen kabul görmeyen çocuk olmak istemezdim. Zorda kalındığı için doğmuş olan çocuk olmayı istemezdim. Ama oldu. Hani soruyorsunuz ya, ya o çocuk yaşamak istiyorsa diye. Ya o çocuk yaşamak istemiyorsa?

Doktor beni gizlice, 5 ayllıkken alsaydı, emin olun, ona teşekkür ederdim.

0 yorum:

Yorum Gönder